Sorusu olmayan insan ölüdür. Cünkü sorusu olmayan insan düsünce üretemez. Bu acidan bakarsaniz dünyada yazilmis ne kadar siir, roman, öykü varsa tümünün sorulan sorulara karsilik yazildigini görürsünüz. Her siir sairinin kendine sordugu bir sorunun yaniti, okur icin ise yepyeni bir sorudur. Her öykü, her roman, her deneme, her elestiri, arastirma ve inceleme yazilari da öyledir. Sadece kültürel acidan degil, teknolojik ünler de binlerce sorunun yanitidir. Örnegin bilgisayar, ucak, otomobil, tank..., bunlarin her biri sorudur ve sorulan sorularin yanitidir. Toplumsal olaylar icin de böyledir Grev de, devrim de hem soru hem yanittir.
Siz ne dersiniz bilmem, ama bu söylediklerim de soru soran, sorgulayan bir sorudur.
Diyecegim o ki öyle bir soru sorun ki kendinize, her seyi yeniden düsünmek zorunda biraksin sizi. O sorunun yanitini bulmak icin bütün kitaplari okumaya baslayin. O ana kadar yaptiklarinizi gözden gecirin. Animsaldiginiz bazi seyler sevindirsin ya da utandirsin sizi. Soru sorup yanit vermedeki korkakliginizdan korkun. Yüzlesin kendinizle. Kirli duygularinizi jiletle kaziyin.
