Bu kitapta, bir eskici dükkanina ugrayan esyalarin yasanmisliklari,
hatirlattiklari, tarihe iz vurmusluklari cikiyor karsiniza. Bazen bir esya bazen bir müsteri, hayatin gerceklerini vuruyor yüzünüze. Esyalarin hissettirdikleri, müsterilerin hayatlari, insan iliskilerindeki ilk ve son izlenimler Hanci-yolcu benzeri gelir gecer iletisimler, müsteri-satici kimlikleri icine sigdirilarak yazilmis. Hayat, kesit kesit anlatilirken, acilan pencerelerden bütünü
görebilmemiz saglanmis. Konusma cümlelerinin coklugu, okuyucuyu sikmadan akisa dahil ederken, dükkanin hareketliligini de bize, oradaymisiz gibi hissettirmis. Nurcan Örenin, duru, sade dili, akici üslbu abartiya ve mecaza kacmayan acik ve net anlaticiligi okuyucuyu konunun icine cekiveriyor. Bir ortak mekan icinde gelisen degisik hikayeler, süreklilik hissi verdiginden roman türüne de kücük bir göz kirpiyor. Isvicrede yasayan bir yazar olarakvatana ve cocuklugunun gectigi zamana özlemini her hikayesinde fark etmek mümkün Eskici Dükkani hikayelerinde esyalarin anlattiklarini duyacak, hatiralarin saf ve temiz duygulari canlandirmasina sahit olacaksiniz.