Bircok arastirmaci ve akademisyen esasinda yetiskin ve cocuk edebiyati gibi bir ayrimi gereksiz bulmaktadir.
Sanat kalitelerine sahip bir edebi metnin, toplumun her kesimince rahatca okunabilmesi de bunu gösterir. Ne var ki bircok ülke edebiyatinda ve bizde, yaygin bir kanaat olarak bu türün ayri bir baslik altinda gelistigi ve ele alindigi görülür. Özellikle cocuklarin degerler hususunda ve de zihniyet bakimindan terbiye edilmesi gerektigi düsüncesi, cocuk edebiyatinin gelisim seyrini belirler. Bu baglamda cocuk edebiyati gelenegi özellikle bizde, cocugu edilgen bir konumda görmüs, onu parantez icinde adam edilmesi gereken bir nesne olarak ele almistir. Bu yaklasim haliyle en basindan cocuk edebiyatini, sanat kalitelerinin gözetildigi bir disiplin olmaktan cikarmis, onu -kaba ifadeyle- her tür propagandanin aracina dönüstürmüstür.
Bu calisma, cocuk edebiyati ile ilgili olarak poetik - kuramsal arka plana duyulan ihtiyactan dogdu denilebilir. Sahsi tecrübeyi ve realite terbiyesini esas alan edeb cerceve ise genel olarak bu poetik - kuramsal arka planin temelini olusturdu. Muhatap oldugu metne karsi savunmasiz olan bir kitlenin gerek haklari gerekse yetenekleri göz önüne alindiginda onlari gözeten bir duyarliligin, dogrusu istenirse yetiskin sorumlulugu oldugu kolaylikla kabul edilir. Bu baglamda ilk yazida, cocuk edebiyatina yönelik edeb metinlerin ihtiyac duydugu kuramsal cerceve üzerinde duruldu. Ikinci makalede ise ögrencilerin yazmis olduklari metinler üzerinden onlarin düsünüs bicimleri tahlil ve tartisma mahiyetinde ele alindi. Son makale ise agirlikli olarak ders kitaplarina alinmis edeb metinlerin, ilk yazi dogrultusundaki analizlerini icerir.