Seytan bir gün, aralarinda kocaman bir siyah kedi ile cirilciplak bir cadinin da bulundugu yardimcilarinin esliginde Moskovaya iner. Moskovalilari gözlemleyecek, insanligin degisip degismedigini anlayacaktir. Kullanildiktan sonra sampanya etiketlerine dönüsen banknotlar dagittiktan, cesitli insanlara ne zaman ve nasil öleceklerini bildirdikten, ihtisamli bir de balo verdikten sonra ayrildigindaysa, ardinda tika basa dolu akil hastaneleri ile sehri ele geciren düzensizlik karsisinda ne yapacagini sasirmis yetkililer birakir. Seytanin cazibesine kapilmayanlarsa sadece hayatini gercege adamis olan Üstat ile hayatini Üstata adamis olan Margaritadir.
Gel pesimden, ey okur Kim söyledi sana yeryuzunde gercek, sadik, sonsuz ask olmadigini O yalancinin igrenc dilini kessinler diyor anlatici Üstat ile Margaritada. Gel pesimden, ey okurum ve sadece benim pesimden gel, ben sana böyle bir ask gösterecegim
20. yüzyilin en önemli yazarlarindan Mihail Bulgakov, gercekten de aski, büyüyü, inancin gücünü, en önemlisi de gercegi seriyor okurun gözlerinin önüne. Basyapiti Üstat ile Margarita, simdi ilk defa özgün dilinden yapilan ceviriyle Türkce okurlarini da bu tüyler ürpertici yolculuga katilmaya cagiriyor.